Satranç ve Onun Transandantal Geometrisi
1 sayfadaki 1 sayfası
Satranç ve Onun Transandantal Geometrisi
* GİRİŞ
Yalnızca bir oyun olarak tanımlayabilmek için kuşkusuz fazlasıyla karmaşık ve derin olan satranç, tarihi boyunca ustalar ve teorisyenler tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmış; örneğin, eski dünya şampiyonlarından, aynı zamanda filozof ve matematikçi Emanuel Lasker'e göre satranç iki beyin arasındaki psikolojik bir mücadeledir. Yine eski bir dünya satranç şampiyonu olan Alexander Alekhine'e göre ise satranç bir sanattır. Bütün bu tanımlar yapılan vurgulara göre farklılık gösterse de, ortak bir kanı vardır ki o da satrancın sportif, bilimsel ve sanatsal öğeleri birarada barındıran entellektüel bir uğraş olduğudur. Bu çalışmamamda incelemeye ve göstermeye çalışacağım şey satrancın estetik yönü, onun geometri ile ilişkisi olacaktır. Satranç oyununun kurallarını bilmeyen biri için bile bu ilişki çok açık ve olağan gözükür; bu ilişkinin kaynağı doğal olarak, satranç tahtasının ve taşların hareketinin oluşturduğu geometrik şekillerde yatar. Bu noktada ben satranç tahtasının geometri ile olan ilişkisini ikiye ayırıyorum: aşkın(transandantal) ve içkin. En nihayetinde satranç tahtasının şekli ve satranç taşlarına sunulan hareket şekilleri (satrancın içkin geometrisi) insan zihnin bir ürünüdür. Acaba bunları yaratan zihin, başlangıçta oluşturduğu bu kuralların kendi içinde bir evren yaratarak içinden çıkılmaz bir hal alacağını tahayyül edebilmiş miydi? Kuşkusuz hayır. Şu an bile sonsuz olanaklara sahip ve halen zihinleri meşgul eden satranç denen bu fenomen aşkınsal bir alanda "numen" olarak kendini gösteriyor. Ve nasıl ki Galile'ye göre "Büyük Dünya Kitabı"nın harfleri matematiksel ise, satrancın harfleri de geometriktir. İşte burada bahsedeceğim bu ilişki, satrancın geometri ile olan transandantal ilişkisidir ve satrancın stratejik ve taktik öğelerinde, onun içi dinamiğinde, satrançsal düşünüş biçimimizde, hatta zaman zaman paradoksal olarak bulunmaktadır. Bu ilişkiyi üç bölüm halinde göstermek istiyorum. Birinci bölüm, stratejik planlamanın sonuçla tanımlanabilen ndırma safhası olarak satranç taktiğinin bir öğesi olarak geometrik motifleri ve bunların arkasındaki geometrik düşünceyi bir örnekle açıklamaya çalışıyor. İkinci bölümde yüzyılın en iyi partisi olarak gösterilen, 1999 Wijk An Zee turnuvasında oynanan Kasparov-Topalov partisi Kasparov'un analizleri ile incelenecektir. Maçtan sonraki demeçlerinde Kasparov, bu partiyi bu derece iyi oynayabilmesini "geometrik düşünebilme yeteneği" sayesinde gerçekleştirdiğini ileri sürmüştür. Son bölümde ise geometrik anlayışlarımıza karşıt durumların - örneğin Reti manevrası - satrançta nasıl meydana geldiğini göreceğiz.
* GEOMETRİK DÜŞÜNCE
Savaşın incelenmesi genellikle stratejik ve taktik olarak bölümlendirilir. Sık sık birbirine karıştırılan bu iki kavramı birbirinden ayırmak gereklidir. Strateji, olanakların masaya yayılmasıyla savaşın genel olarak planlanması, yani uzun vadede mücadeleyi kazanma metodudur. Taktik ise kısaca göğüs göğüse çarpışmayla ilgilidir; stratejinin kapsamına girer ve doğru stratejilerin sonuçlandırılma aşaması olarak da tanımlanabilir. Kısaca, doğru strateji uygun taktik olanaklar doğurur. Bütün bu tanımlamalar bir mikro-savaş olan satranç için de geçerlidir.
Satranç ustalarının da, tıpkı generaller gibi, kimi stratejide kimi taktikte daha iyidir. Nasıl ki Waterlo savaşını, Napolyon'un stratejisinin olağan üstü, taktiğinin zayıf, Wellington'un ise tersi olduğu açısından incelenmesi savaş uzmanları tarafından söylenir ise, satranç ustaları da bu açıdan incelenmelidir. Örneğin, 19.yy satranç ustası Adolf Anderssen muazzam taktiğine rağmen, zayıf stratejik anlayışından ötürü Amerikalı satranççı Paul Morphy ile yaptığı maçları açık farkla kaybetmiştir. Birbirinin tersi ama çağdaş iki usta; eski dünya şampiyonu Tal, gözalıcı taktik becerileriyle ünlenmişti ama stratejide(özellikle gençlik dönemlerinde) daha az iyiydi; daha sonraki dünya şampiyonlarından Karpov ise, öncelikle bir stratejist sayılmıştır. Kuşkusuz taktiği de zayıf değildir(öyle olsa dünya şampiyonu olamazdı) ama onu doruğa çıkaran becerileri başka yerde bulunuyor. En iyi oyuncularda (generallerde de olduğu gibi) taktik ve strateji uyumlu bir bütün içinde karışmıştır. (örneğin, Capablanca, Botvinnik, Fischer vs.).
Stratejiden bahsedildiğinde satrançsal bir ifade ile "konumsal" veya"pozisyonel" kavramları anlaşılır ve "stratejik" yerine genel de bu iki kavramdan biri kullanılır. Çağdaş satranç ustalığına giden yol hem stratejiye hem de taktiğe hakim olmaktan geçer. Çünkü, taktik olanakları ortaya çıkaran, doğru konumsal(pozisyonel) oyundur. İnce strateji, yani ince konumsal oyun eşdeğer nitelikte taktikle birleşmemişse başarısız olur.
Satranç oyununun analizi, incelenmesi ve çalışılması öncelikle onun bileşenlerinin ayrıştırılması ile başlar. Strateji ve taktik de kendi içinde bölümlere ayrılır. Satranç stratejisinin temel kuralları, göz önüne alınan konumun doğru bir değerlendirmesine dayanarak doğru planın bulunmasına yarayan yöntemlerdir. Bu da oyunlarda yinelenecek konumsal özelliklerin saptanmasını ve gruplandırılmasını gerektirir. Konumsal özellikler üç büyük grupta toplanabilir: Zayıf ve kuvvetli haneler, Piyonların yerleşimi (piyon yapısı, konfigürasyonu ya da strüktürü) ve Figürlerin etkisi ve hareket yeteneği.
Belli motiflerin yinelenmesi ise taktik oyunun temelini oluşturur. Deneyimli oyuncu belli konumlarda bu motiflerin varlığını hemen anımsar. Kalanını onun tekniği yapar. Taktiğini geliştirmek isteyen bir oyuncu ise kuşkusuz kombinezonlarla içli dışlı olmalıdır. "Kombinezon" deyimi birliği ve belli bir amaç için çeşitli öğelerin bir araya gelmesini anlatır(seslerin, renklerin kombinezonu v.b.). Satrançta ise bu deyim, taraflardan birinin, satranç tahtası üzerinde seçilmiş bir noktaya, oyunu zorlayacak durumda olduğuna inanarak, farklı hareket olanaklarına sahip taşlarla yaptığı, çok kez ani ve önceden görülmeyen bir eylemi belirtir. Bu manevra açık ve ayrıntılı olarak tartılmalı ve hesaplanmalıdır. Rakibi savunmasız bırakmalıdır. Yoksa, yanlış olduğu için kendine zarar verir.
1959 yılında büyük usta Pachman, "Europe Echecs" dergisinde "Bir Kombinezonun Doğuşu" başlığı altında dikkati çeken bir incelemesinde şunları söylemiştir: "Birçok satranççı, karışık bir kombinezonun ustaların dehasından ve sezgisinden ileri geldiğini belirtmeye hazırdır. Mutlaka, yaratıcı hayal gücünü kanıtlamak bir kombinezon yapmak için zorunludur, fakat, bu, koşullardan biridir ve en önemlisi de değildir. Bunun yanında, bireysel her durumun özelliklerinin ve bütün stratejik belirtilerin bilgisi gerekir"
Bunlar, yoğun ve tekrarlanan alıştırmalarla kazanılan yeteneklerdir ve en önemlisi, kombinezon olanaklarının işaretlerini tanımaktır. Bu da kombinezonların gruplandırılmasını ve özelliklerini belirleyen temel düşüncelere göre yorumlanmasını zorunlu kılar. Başlıca kombinezon çeşitleri şunlardır: Hatların açılması, açmazlar, fedalar, geometrik düşünce ve çizgisel ilişkiler, savunmanın yok edilmesi, saptırma v.s... "Geometrik düşünceyi her zaman aklınızda bulundurunuz" (Znosko-Borovsky) Eski Rus satranç ustası ve yazarı olan, satranca çok hizmet etmiş bu ustaya göre, bu deyimi ilk kullanan ve dikkati oyuncunun satranç tahtası üzerine dağılmış ve hareketlerinin ayrı olması kuralı ile sınırlandırılmış taşlar için hayal edebileceği rastlantıdan, satranç tahtasının geometrisi, dikey, yatay ve çaprazların bağlantıları, kesişme noktaları olarak anlaşılan düzen üzerine çeken, 1894-1921 Dünya birincisi Lasker'dir.
Aşağıdaki linkte satranç tarihinde Monokroussos ve Tate arasında yapılan çekişmeli ve güzel bir maç izleyeceksiniz.
http://www.chessvideos.tv/forum/viewtopic.php?f=19&t=4200&start=0&st=0&sk=t&sd=a&sid=cf6e3c4ebb50f08fc9885bea2b8bf230
Yalnızca bir oyun olarak tanımlayabilmek için kuşkusuz fazlasıyla karmaşık ve derin olan satranç, tarihi boyunca ustalar ve teorisyenler tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmış; örneğin, eski dünya şampiyonlarından, aynı zamanda filozof ve matematikçi Emanuel Lasker'e göre satranç iki beyin arasındaki psikolojik bir mücadeledir. Yine eski bir dünya satranç şampiyonu olan Alexander Alekhine'e göre ise satranç bir sanattır. Bütün bu tanımlar yapılan vurgulara göre farklılık gösterse de, ortak bir kanı vardır ki o da satrancın sportif, bilimsel ve sanatsal öğeleri birarada barındıran entellektüel bir uğraş olduğudur. Bu çalışmamamda incelemeye ve göstermeye çalışacağım şey satrancın estetik yönü, onun geometri ile ilişkisi olacaktır. Satranç oyununun kurallarını bilmeyen biri için bile bu ilişki çok açık ve olağan gözükür; bu ilişkinin kaynağı doğal olarak, satranç tahtasının ve taşların hareketinin oluşturduğu geometrik şekillerde yatar. Bu noktada ben satranç tahtasının geometri ile olan ilişkisini ikiye ayırıyorum: aşkın(transandantal) ve içkin. En nihayetinde satranç tahtasının şekli ve satranç taşlarına sunulan hareket şekilleri (satrancın içkin geometrisi) insan zihnin bir ürünüdür. Acaba bunları yaratan zihin, başlangıçta oluşturduğu bu kuralların kendi içinde bir evren yaratarak içinden çıkılmaz bir hal alacağını tahayyül edebilmiş miydi? Kuşkusuz hayır. Şu an bile sonsuz olanaklara sahip ve halen zihinleri meşgul eden satranç denen bu fenomen aşkınsal bir alanda "numen" olarak kendini gösteriyor. Ve nasıl ki Galile'ye göre "Büyük Dünya Kitabı"nın harfleri matematiksel ise, satrancın harfleri de geometriktir. İşte burada bahsedeceğim bu ilişki, satrancın geometri ile olan transandantal ilişkisidir ve satrancın stratejik ve taktik öğelerinde, onun içi dinamiğinde, satrançsal düşünüş biçimimizde, hatta zaman zaman paradoksal olarak bulunmaktadır. Bu ilişkiyi üç bölüm halinde göstermek istiyorum. Birinci bölüm, stratejik planlamanın sonuçla tanımlanabilen ndırma safhası olarak satranç taktiğinin bir öğesi olarak geometrik motifleri ve bunların arkasındaki geometrik düşünceyi bir örnekle açıklamaya çalışıyor. İkinci bölümde yüzyılın en iyi partisi olarak gösterilen, 1999 Wijk An Zee turnuvasında oynanan Kasparov-Topalov partisi Kasparov'un analizleri ile incelenecektir. Maçtan sonraki demeçlerinde Kasparov, bu partiyi bu derece iyi oynayabilmesini "geometrik düşünebilme yeteneği" sayesinde gerçekleştirdiğini ileri sürmüştür. Son bölümde ise geometrik anlayışlarımıza karşıt durumların - örneğin Reti manevrası - satrançta nasıl meydana geldiğini göreceğiz.
* GEOMETRİK DÜŞÜNCE
Savaşın incelenmesi genellikle stratejik ve taktik olarak bölümlendirilir. Sık sık birbirine karıştırılan bu iki kavramı birbirinden ayırmak gereklidir. Strateji, olanakların masaya yayılmasıyla savaşın genel olarak planlanması, yani uzun vadede mücadeleyi kazanma metodudur. Taktik ise kısaca göğüs göğüse çarpışmayla ilgilidir; stratejinin kapsamına girer ve doğru stratejilerin sonuçlandırılma aşaması olarak da tanımlanabilir. Kısaca, doğru strateji uygun taktik olanaklar doğurur. Bütün bu tanımlamalar bir mikro-savaş olan satranç için de geçerlidir.
Satranç ustalarının da, tıpkı generaller gibi, kimi stratejide kimi taktikte daha iyidir. Nasıl ki Waterlo savaşını, Napolyon'un stratejisinin olağan üstü, taktiğinin zayıf, Wellington'un ise tersi olduğu açısından incelenmesi savaş uzmanları tarafından söylenir ise, satranç ustaları da bu açıdan incelenmelidir. Örneğin, 19.yy satranç ustası Adolf Anderssen muazzam taktiğine rağmen, zayıf stratejik anlayışından ötürü Amerikalı satranççı Paul Morphy ile yaptığı maçları açık farkla kaybetmiştir. Birbirinin tersi ama çağdaş iki usta; eski dünya şampiyonu Tal, gözalıcı taktik becerileriyle ünlenmişti ama stratejide(özellikle gençlik dönemlerinde) daha az iyiydi; daha sonraki dünya şampiyonlarından Karpov ise, öncelikle bir stratejist sayılmıştır. Kuşkusuz taktiği de zayıf değildir(öyle olsa dünya şampiyonu olamazdı) ama onu doruğa çıkaran becerileri başka yerde bulunuyor. En iyi oyuncularda (generallerde de olduğu gibi) taktik ve strateji uyumlu bir bütün içinde karışmıştır. (örneğin, Capablanca, Botvinnik, Fischer vs.).
Stratejiden bahsedildiğinde satrançsal bir ifade ile "konumsal" veya"pozisyonel" kavramları anlaşılır ve "stratejik" yerine genel de bu iki kavramdan biri kullanılır. Çağdaş satranç ustalığına giden yol hem stratejiye hem de taktiğe hakim olmaktan geçer. Çünkü, taktik olanakları ortaya çıkaran, doğru konumsal(pozisyonel) oyundur. İnce strateji, yani ince konumsal oyun eşdeğer nitelikte taktikle birleşmemişse başarısız olur.
Satranç oyununun analizi, incelenmesi ve çalışılması öncelikle onun bileşenlerinin ayrıştırılması ile başlar. Strateji ve taktik de kendi içinde bölümlere ayrılır. Satranç stratejisinin temel kuralları, göz önüne alınan konumun doğru bir değerlendirmesine dayanarak doğru planın bulunmasına yarayan yöntemlerdir. Bu da oyunlarda yinelenecek konumsal özelliklerin saptanmasını ve gruplandırılmasını gerektirir. Konumsal özellikler üç büyük grupta toplanabilir: Zayıf ve kuvvetli haneler, Piyonların yerleşimi (piyon yapısı, konfigürasyonu ya da strüktürü) ve Figürlerin etkisi ve hareket yeteneği.
Belli motiflerin yinelenmesi ise taktik oyunun temelini oluşturur. Deneyimli oyuncu belli konumlarda bu motiflerin varlığını hemen anımsar. Kalanını onun tekniği yapar. Taktiğini geliştirmek isteyen bir oyuncu ise kuşkusuz kombinezonlarla içli dışlı olmalıdır. "Kombinezon" deyimi birliği ve belli bir amaç için çeşitli öğelerin bir araya gelmesini anlatır(seslerin, renklerin kombinezonu v.b.). Satrançta ise bu deyim, taraflardan birinin, satranç tahtası üzerinde seçilmiş bir noktaya, oyunu zorlayacak durumda olduğuna inanarak, farklı hareket olanaklarına sahip taşlarla yaptığı, çok kez ani ve önceden görülmeyen bir eylemi belirtir. Bu manevra açık ve ayrıntılı olarak tartılmalı ve hesaplanmalıdır. Rakibi savunmasız bırakmalıdır. Yoksa, yanlış olduğu için kendine zarar verir.
1959 yılında büyük usta Pachman, "Europe Echecs" dergisinde "Bir Kombinezonun Doğuşu" başlığı altında dikkati çeken bir incelemesinde şunları söylemiştir: "Birçok satranççı, karışık bir kombinezonun ustaların dehasından ve sezgisinden ileri geldiğini belirtmeye hazırdır. Mutlaka, yaratıcı hayal gücünü kanıtlamak bir kombinezon yapmak için zorunludur, fakat, bu, koşullardan biridir ve en önemlisi de değildir. Bunun yanında, bireysel her durumun özelliklerinin ve bütün stratejik belirtilerin bilgisi gerekir"
Bunlar, yoğun ve tekrarlanan alıştırmalarla kazanılan yeteneklerdir ve en önemlisi, kombinezon olanaklarının işaretlerini tanımaktır. Bu da kombinezonların gruplandırılmasını ve özelliklerini belirleyen temel düşüncelere göre yorumlanmasını zorunlu kılar. Başlıca kombinezon çeşitleri şunlardır: Hatların açılması, açmazlar, fedalar, geometrik düşünce ve çizgisel ilişkiler, savunmanın yok edilmesi, saptırma v.s... "Geometrik düşünceyi her zaman aklınızda bulundurunuz" (Znosko-Borovsky) Eski Rus satranç ustası ve yazarı olan, satranca çok hizmet etmiş bu ustaya göre, bu deyimi ilk kullanan ve dikkati oyuncunun satranç tahtası üzerine dağılmış ve hareketlerinin ayrı olması kuralı ile sınırlandırılmış taşlar için hayal edebileceği rastlantıdan, satranç tahtasının geometrisi, dikey, yatay ve çaprazların bağlantıları, kesişme noktaları olarak anlaşılan düzen üzerine çeken, 1894-1921 Dünya birincisi Lasker'dir.
Aşağıdaki linkte satranç tarihinde Monokroussos ve Tate arasında yapılan çekişmeli ve güzel bir maç izleyeceksiniz.
http://www.chessvideos.tv/forum/viewtopic.php?f=19&t=4200&start=0&st=0&sk=t&sd=a&sid=cf6e3c4ebb50f08fc9885bea2b8bf230
cancer1607- Mesaj Sayısı : 1
Yaş : 35
Nerden : eskişehir
Kayıt tarihi : 29/12/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz