EV-EL DE VAR BİR KÖŞE
1 sayfadaki 1 sayfası
EV-EL DE VAR BİR KÖŞE
Antalya'da evliliğimin ilk yılları... Kızım (ilk çocuğum) daha 2-3 yaşlarında.
İşsiz, evsiz ve parasız kalmış bir arkadaş. Gelmiş sana ne yaparsın?
Aldım evime. Eşi ve eşyaları ile birlikte, "parasız ve süresiz yatılı" olarak...
Babamlar konuk oldu bir gün, tanıştırdım arkadaşları; "arkadaşlar misafir"...
Babamlar konuk yine bir gün, "aaa ne tesadüf arkadaşlar gene misafir"...
Bir gün yine konuk babamlar; " vallahi bu kadar olur pes yani"
Zaman içerisinde arkadaşımın "süresiz ve parasız yatılı" misafirliği anlaşıldı.
Şimdi ben gelsem Akhisar'a, evinizde misafir eder misiniz, kaç gün misafir edersiniz?
Eşimle, eşyalarımla, iki de çocuk var, alır mısınız evinize?
Kaç gün alırsınız?
Ya sen gel biz seni konaklarda oturturuz demeyin. Evinizi soruyorum. Evinize "süresiz, parasız yatılı" ve eşyalarıyla birlikte ailecek kabul edebilir misiniz? Kabul ederseniz kaç gün edersiniz?
Sıkar biraz bu iş insanı...
Arkadaşımı işlerini yoluna koyuncaya değin evimde eşyalarıyla birlikte ağırladım. Yanlış anımsamıyorsam 5 - 6 ay kadar sürdü bu durum. İşlerini yoluna koydular, karı koca işe girdiler, benden bile iyi duruma geldiler, ben hala kirada sürünürken onlar ev - araba bile aldılar. Onlar benim kadar iyi oldular mı? Bu beni ilgilendirmiyor... "İyilik yapan bunu hiç hatırlamamalı; iyilik yapılan da hiç unutmamalı"....
Peki burada niye anıyorum bunu o zaman?
Arkadaşımın misafirliğinin sürekli olduğunu anlayan babam beni çağırdı dedi ki; Oğlum, el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz !...
Çok iyi anlamıştım babamı. Ama ne babamı dinlemiş, ne de kendi içimdeki muhalefeti dinlemiştim. Sonuna değin arkadaşımı ağırladıysam da, bu çok zorlu bir süreç olmuştu ve bir daha böyle bir durumda ne yapacağımı çok iyi öğrenmiştim. (O bana ait deneyimdir.)
Şimdi Tuncay Bey, Murat Akdağ'ın köşesinde diyor ki;
- Ben tüm misafirleri evimde ağırlarım. Eşleri, çocukları, eşyaları, malları, kedileri, köpekleri, inekleri, tavukları, davarları, keçileri....
"El, el üstünde olur, ev, ev üstünde olmaz"
İnsan insan üstünde de olmaz
Anan baban hariç!
Beni "misafire saygı" ile köşeye sıkıştırmaya çalışıyor Tuncay bey.
Bir köşe, bana ait bir köşe ise, oraya girmek benim iznime bağlı olmalıdır. Kim, ne ile, nasıl gireceğini de göstermelidir. Ben bir köşe almayı hak ediyorsam bu böyledir. Hak etmiyorsam, kuru bir saygı nedeniyle ya da beni burada yazmaya kışkırtma nedeniyle bir rüşvetse bu köşe, köşenizi iade ediyorum. İsmime bir köşe açmanıza gerek yoktur. Ben sözümü, meydanda, orta yerde söylerim, ortaya söylemem. Yiğidin malı meydanda olur zaten. Ama malı-mülkü (köşesi) meydana ait olamaz.
Köşedeki yazılarımdan birine ait bir sorusu olan olursa, özel mesaj yazar, ona özel yanıt veririm. Herkesi ilgilendiren bir konu ise ortaya yerde yazar ortada konuşuruz. Nitekim ben yalnızca köşemde yazı yazmıyorum.
Elitistik bir bakış değil bu. Ama bu köşe bana niye teklif edildi? Köşenin ortadan bir farkı var mı yok mu? Yoksa kaldırın. Varsa yazardan başka kimse girmesin köşeye. Yazarlık özgünlük işidir biraz... İstenmeyen etkilerden uzak tutmak gerekir. Her şeyin (-) eksi ve (+) artı yöndeki aşırısı, doğru davranış denklemini aynı oranda olumsuz etkiler. Yazarın evi; köşesi kartal yuvası gibi yücelerde olmalı, buna karşın "yazar av köpeği gibi olmalıdır; her taşın altını koklamalıdır"... Arayıp bulmalı, yuvasına doğru yükseltmeli, herkese göstermelidir.
Bu yüzden onun gösterim alanı başkalarınca kapatılmamalıdır.
Saygılar efendim.
İşsiz, evsiz ve parasız kalmış bir arkadaş. Gelmiş sana ne yaparsın?
Aldım evime. Eşi ve eşyaları ile birlikte, "parasız ve süresiz yatılı" olarak...
Babamlar konuk oldu bir gün, tanıştırdım arkadaşları; "arkadaşlar misafir"...
Babamlar konuk yine bir gün, "aaa ne tesadüf arkadaşlar gene misafir"...
Bir gün yine konuk babamlar; " vallahi bu kadar olur pes yani"
Zaman içerisinde arkadaşımın "süresiz ve parasız yatılı" misafirliği anlaşıldı.
Şimdi ben gelsem Akhisar'a, evinizde misafir eder misiniz, kaç gün misafir edersiniz?
Eşimle, eşyalarımla, iki de çocuk var, alır mısınız evinize?
Kaç gün alırsınız?
Ya sen gel biz seni konaklarda oturturuz demeyin. Evinizi soruyorum. Evinize "süresiz, parasız yatılı" ve eşyalarıyla birlikte ailecek kabul edebilir misiniz? Kabul ederseniz kaç gün edersiniz?
Sıkar biraz bu iş insanı...
Arkadaşımı işlerini yoluna koyuncaya değin evimde eşyalarıyla birlikte ağırladım. Yanlış anımsamıyorsam 5 - 6 ay kadar sürdü bu durum. İşlerini yoluna koydular, karı koca işe girdiler, benden bile iyi duruma geldiler, ben hala kirada sürünürken onlar ev - araba bile aldılar. Onlar benim kadar iyi oldular mı? Bu beni ilgilendirmiyor... "İyilik yapan bunu hiç hatırlamamalı; iyilik yapılan da hiç unutmamalı"....
Peki burada niye anıyorum bunu o zaman?
Arkadaşımın misafirliğinin sürekli olduğunu anlayan babam beni çağırdı dedi ki; Oğlum, el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz !...
Çok iyi anlamıştım babamı. Ama ne babamı dinlemiş, ne de kendi içimdeki muhalefeti dinlemiştim. Sonuna değin arkadaşımı ağırladıysam da, bu çok zorlu bir süreç olmuştu ve bir daha böyle bir durumda ne yapacağımı çok iyi öğrenmiştim. (O bana ait deneyimdir.)
Şimdi Tuncay Bey, Murat Akdağ'ın köşesinde diyor ki;
- Ben tüm misafirleri evimde ağırlarım. Eşleri, çocukları, eşyaları, malları, kedileri, köpekleri, inekleri, tavukları, davarları, keçileri....
"El, el üstünde olur, ev, ev üstünde olmaz"
İnsan insan üstünde de olmaz
Anan baban hariç!
Beni "misafire saygı" ile köşeye sıkıştırmaya çalışıyor Tuncay bey.
Bir köşe, bana ait bir köşe ise, oraya girmek benim iznime bağlı olmalıdır. Kim, ne ile, nasıl gireceğini de göstermelidir. Ben bir köşe almayı hak ediyorsam bu böyledir. Hak etmiyorsam, kuru bir saygı nedeniyle ya da beni burada yazmaya kışkırtma nedeniyle bir rüşvetse bu köşe, köşenizi iade ediyorum. İsmime bir köşe açmanıza gerek yoktur. Ben sözümü, meydanda, orta yerde söylerim, ortaya söylemem. Yiğidin malı meydanda olur zaten. Ama malı-mülkü (köşesi) meydana ait olamaz.
Köşedeki yazılarımdan birine ait bir sorusu olan olursa, özel mesaj yazar, ona özel yanıt veririm. Herkesi ilgilendiren bir konu ise ortaya yerde yazar ortada konuşuruz. Nitekim ben yalnızca köşemde yazı yazmıyorum.
Elitistik bir bakış değil bu. Ama bu köşe bana niye teklif edildi? Köşenin ortadan bir farkı var mı yok mu? Yoksa kaldırın. Varsa yazardan başka kimse girmesin köşeye. Yazarlık özgünlük işidir biraz... İstenmeyen etkilerden uzak tutmak gerekir. Her şeyin (-) eksi ve (+) artı yöndeki aşırısı, doğru davranış denklemini aynı oranda olumsuz etkiler. Yazarın evi; köşesi kartal yuvası gibi yücelerde olmalı, buna karşın "yazar av köpeği gibi olmalıdır; her taşın altını koklamalıdır"... Arayıp bulmalı, yuvasına doğru yükseltmeli, herkese göstermelidir.
Bu yüzden onun gösterim alanı başkalarınca kapatılmamalıdır.
Saygılar efendim.
Hüseyin AKTAŞ- KALE
- Mesaj Sayısı : 92
Yaş : 63
Nerden : Yeryüzünden
Kayıt tarihi : 06/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz